KANLI TERÖR ÖRGÜTLERİ-4 (DHKP C-TKP/ML-)

Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi (DHKP-C)

    Aşırı sol uçlarda ideolojik bir yapıda olan bu örgütün, yakın tarihte Yunanistan, Lübnan, Suriye gibi ülkelerdeki kamplarda askeri eğitim alarak Türkiye'de eylemler yaptığı biliniyor. Marksizm-Leninizm felsefesiyle hareket ettiğini iddia eden grubun son büyük eylemi Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kiraz'ın öldürülmesiydi.

DHKP-C'NİN KÖKENLERİ MAHİR ÇAYAN'A DAYANIYOR

      1970'de Mahir Çayan'ın öncülüğünde kurulan Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) Türkiye'de örgütlü ve sistemli hareket eden ve şiddeti esas alan temel yapı görünümündeydi. Çayan ve arkadaşlarının kurduğu bu yapı; örgütlenme, hiyerarşi ve eylem stratejilerinde Latin Amerika'daki sol örgütleri esas almıştır. THKP-C ve türevlerinin hedefi, devlet sistemini ortadan kaldırarak yerine işçi sınıfının önderliğinde Marksist ve Leninist bir yapı kurmaktır. Bu bakış açısı Kürtçü-Sol gruplarında da hissediliyor. Devrimin şehirlerde başlayıp daha sonrasında kırsal kesime yayılacağını savunan THKP-C kendisinde sonra gelen birçok sol terör grubunu yakından etkilemiştir. tıpkı DHKP-C gibi..

KIBRIS ÇIKARMASINDA RUM'DAN YANA OLDULAR
     1974 yılında Kıbrıs'ta EOKA'nın estirdiği terör üzerine adadaki Türkleri korumak için çıkarma yapan Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin THKP-C kadroları ve Dursun Karataş gibi isimler olayı protesto edip, duvarlara "Bağımsız Birleşik Kıbrıs" yazıları yazdılar. Bu yazılar sonrasında Karataş gözaltına alındı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.  
DHKP-C'NİN AÇILIMI NEDİR?
     Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (kısaca DHKP-C), 30 Mart 1994 tarihinde Devrimci Sol örgütünün partileşme kararı alması ile Dursun Karataş liderliğinde kurulan Marksist-Leninist partidir.
     Parti siyasal faaliyetler ve propagandadan sorumluyken ve Cephe askeri örgütlenmeden ve silahlı eylemlerden sorumludur. DHKP-C nihai amacını Türkiye'de mevcut anayasal düzeni yürüttüğünü öne sürdüğü silahlı öncü savaş ile yıkarak Marksist-Leninist ilkelere dayalı Devrimci Halk İktidarı'nı kurmak olarak açıklamaktadır.
     Türkiye'de iktidarın uzun süreli bir halk savaşı ile ele geçirilmesini ve yürütülecek şehir gerillası mücadelesi ve silahlı propoganda eylemlerinin gerekliliğini savununan Mahir Çayan tarafından teorize edilmiş Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini Türkiye'de devrimin stratejisi olarak temel alan örgüt, şehirlerde hücre evleri şeklinde örgütlenmekte ve oluşturduğu Silahlı Propoganda Birlikleri ile çeşitli eylemler düzenlenmektedir.
DHKP-C 1994 YILINDA KURULDU
     1994'te kuruluşunda bugüne kadar çeşitli sansasyonel eylemleri üstlenen örgüt, ismini özellikle Özdemir Sabancı suikasti, Gazi Mahallesi olayları, F Tipi cezaevlerine karşı gerçekleştirdikleri ölüm oruçları ile duyurmuştur.

DHKP-C LİDERLERİ YURT DIŞINDA YAŞIYOR

     Günümüzde, DHKP-C yöneticilerinin önemli bir kısmı İtalya, Almanya, Belçika, Hollanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde yaşamaktadır. 2008 yılında örgütün kurucu lideri Dursun Karataş'ın ölümünün ardından, örgütte liderlik sorunu ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar birçok isim öne atıldıysa da, 2014 yılında Yunanistan'da yakalanan Hüseyin Fevzi Tekin örgütün bugünkü kilit ismi ve lideri olarak görülmektedir.
     DHKP-C Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri,İngiltere[ ve Avrupa Birliği'nin terör örgütleri listesinde bulunmaktadır. ABD 2014 yılında örgütün üç önemli ismi Musa Asoğlu, Zerrin Sarı ve Seher Demir Şen'in bulunmasını sağlayacak bilgileri veren kişilere 3'er milyon dolar ödül vereceğini açıklamıştır.

YUNANİSTAN'DA KAMPLARI VAR

    Örgütün Yunanistan'da Lavrion, Kinesa ve Dileysi'de, Lübnan ve Suriye'de kampları bulunduğu, örgüt militanlarının buralarda eğitim gördükleri öne sürülmektedir. Fakat örgüt, Suriye rejimi ile bir ilişkisi olduğunu, militanlarının Suriye İç Savaşı'nda hükümet güçleriyle birlikte savaştığını ve burada eğitim kampları bulunduğunu yaptığı açıklamalarla reddetmiştir.
     Yasal olarak faaliyet gösteren Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD), Gençlik Federasyonu, Haklar ve Özgürlükler Cephesi ve Halk Cephesi gibi dernek ve oluşumların DHKP-C ile ilişkisi olduğu, alt örgütlenmeleri gibi çalıştıkları çeşitli yetkili makamlarca iddia edilmektedir.

DHKP-C KURUCU LİDERİ DURSUN KARATAŞ KİMDİR?

     Dursun Karataş, 25 Mart 1952’de Elâzığ'ın Cevizdere köyünde doğdu. Ailesi, bir Zaza ailesiydi. Devrimci düşünceye 1970 öncesinde sempati duymaya başladı. Gençlik yıllarında Dev-Genç örgütü ve Devrimci Yol hareketinde yer aldı.
     1978'de Devrimci Yol'dan ayrılarak Devrimci Sol'u kurdu. Dursun Karataş, 12 Kasım 1981'den önce bulunduğu yasadışı faaliyetler sebebiyle 26 Kasım 1983'te askeri mahkemece tutuklandı ve idam cezasına çarptırıldı. Daha sonra cezası müebbete çevrildi. Dokuz yıl sonra İstanbul Bayrampaşa cezaevinden kaçtı. 1994 yılında Devrimci Sol'u DHKP-C'ye dönüştürdü. Aynı yıl Fransa'da yakalanan Dursun Karataş 1995'te tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Daha sonra kansere yakalanan Dursun Karataş, Aerssenstraat 24 etten-leur/hollanda adresinde 11 Ağustos 2008'de kanser yüzünden hayatını kaybetti. Ölmeden önce interpol tarafından 17 ülkede yaklaşık 1500 ayrı suçtan aranıyordu. Örgüt içerisinde ve halk arasında "Dayı" lakabıyla da tanınır (DHKP/C, yaşamını yitirmesi üzerine verdiği DHKP/C 49 Sayılı Açıklamasının başlığında, "Komutanımız, Önderimiz, Dayımızı Yitirdik." demiştir.) Gazi Mahallesi'ndeki cenazesine 2000 kişi katılmıştır

Dursun Karataş, 37 devlet yöneticisi ve siyasetçinin ölümünden sorumlu tutuluyordu.

Bunlardan En Önemlileri;

Eski başbakan ve CHP milletvekili Nihat Erim
MHP Gümrük Bakanı Gün Sazak
Emekli generaller Kemal Kayacan ve Adnan Ersöz
Emekli MİT Müşteşar Yardımcısı Hiram Abas
DGM savcısı Yaşar Günaydın
Milli İstihbarat Teşkilatı MİT görevlisi Engin Kaya

Kaynakça: haber7.com

Türkiye Komünist Partisi / Marksist Leninist (TKP/ML)

     Temeli 70'lere dayanan ve sürekli parçalanıp yeni örgütlere dönüşen bir terör örgütüdür. TİKKO isminde bir silahlı yapılanması olduğu söylenir. Son kertede tekrar tüm silahlı komünist, Marksist, Leninist kadroları kendi çatısı altında topladığını açıklamıştır.


1970’li yılarda dönemin öğrenci liderlerinin popüler olduğu bir ortamda, TKP- ML/TİKKO örgütü, TİİKP içerisindeki hizipleşmenin bir ürünü olarak doğmuştur. Örgüt, ideolojik lideri ve kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya’nın hayatta olduğu dönemde kurulmuş, ismi etrafında toplanan örgüt üyeleri tarafından gelişimini tamamlayarak bugünlere ulaşmıştır.
     İbrahim Kaypakkaya’nın İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nda okuduğu dönem, öğrenci örgütlenmelerinin yoğun olduğu bir dönemdir. Kaypakkaya bu durumdan etkilenmiş ve Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)’nun Çapa şubesinin kurucuları arasında yer almıştır. Bu dönemde Kaypakkaya Türk Solu dergisinde yazmış ve işçi eylemlerinde yer almıştır. 1970 yılının başında MDD içerisindeki ayrışmada Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında yer almış ve mücadelesini Mao Zedung’un fikirleri ekseninde oluşturmuştur. Ancak Mao’nun görüşlerini savunma ilkesiyle ortaya çıkmış olmasına rağmen PDA grubunun silahlı mücadeleye yanaşmamasını eleştirmiştir. 1970 yılında 15-16 Haziran işçi eylemlerine katılan Kaypakkaya, devrimin objektif şartları olgunlaşmış olduğu ve Türkiye’de Mao’nun mesajını yerine ulaştırabilecek bir partiye gereksinim duyulduğu şeklindeki çıkarımlarını uygulamaya dönüştürme gayretine girmiştir.
     Bu görüşleri nedeniyle Kaypakkaya ile PDA yöneticileri arasında görüş ayrılıkları gündeme gelmiş ve Kaypakkaya, PDA içinde hizipçiliğe başlamıştır.
     Kaypakkaya’yı etkileyen işçi olayı; 1970 yılının 15 – 16 Haziran günlerinde meydana gelmiştir. Olaylar işçi olayı gibi gözükse de, üniversite öğrencileri bu eylemlerde büyük rol almıştır. Sendikalar Kanunu’nu protesto eden DİSK üyesi işçiler ile Dev-Genç militanları birçok fabrikadan büyük bir direniş başlatmışlardır. Dev-Genç üyelerince tahrik edilen işçiler eylemlerini iki gün sürdürmüş, 4000 öğrenci ve işçinin katıldığı bu olaylar, İstanbul ve Kocaeli’nde Sıkıyönetim ilan edilerek önlenebilmiştir.
İbrahim Kaypakkaya
     Kaypakkaya, 1972 Şubat ayında ‘DABK Kararı’nı kaleme almıştır. Bu kararda TİİKP yönetiminin tutumunu ağır bir dille eleştirir. Bu gelişmeler üzerine 24 Nisan 1972 tarihinde yedi kişilik ‘Koordinasyon Komitesi’ tarafından Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist (TKP/ML) ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) kurulur. Yedi kişilik koordinasyon komitesi; İbrahim Kaypakkaya, Muzaffer ORUÇOĞLU, Ali Taşyapan, Cem Somel, Ali Mercan, Mehmet (Almanyalı Kadir) ve Aslan KILIÇ isimli şahıslardan oluşmaktadır.
Bu tarihten sonra örgütü koordine etmek için İstanbul, Tunceli ve Siverek bölgelerinde çalışan Koordinasyon Komitesi, silahlı birlikleri oluşturan militan grupları kurmayı hedeflemiştir. 26 Ocak 1973 tarihinde Tunceli ili Çemişgezek ilçesi kırsalında Vartinik mezrasında örgüt konferansına hazırlandığı sıralarda komitenin yeri tespit edilir, çıkan çatışmada Ali Haydar YILDIZ ölü olarak ele geçirilir, Kaypakkaya ise yaralı olarak yakalanır ve Sıkıyönetim Tutukevi’nde kaldığı günlerde intihar eder.
     Kaypakkaya’nın örgütün kuruluşunda esas olarak ortaya koyduğu ve formüle ettiği kısaca ”11 ilke ve 5 temel belge” olarak adlandırılan görüşleri şunlardır;
  1. Köylük bölgelerdeki faaliyet esas, şehirlerdeki faaliyet talidir.
  2. Silahlı mücadele esas, diğer mücadele biçimleri talidir.
  3. İllegal faaliyet esas, legal faaliyet talidir.
  4. Ülke çapında düşman bizden güçlü olduğu müddetçe, stratejik savunma esastır.
  5. Stratejik savunma içinde taktik saldırılar esas, taktik savunma talidir.
  6. Bu dönemde köylerde silahlı mücadele içinde gerilla mücadelesi esas, diğer mücadele biçimleri talidir.
  7. Şehirlerde (büyük şehirlerde) stratejik savunma döneminde, kuvvet biriktirmek, fırsat kollamak esas, diğer mücadele biçimleri talidir.
  8. Örgütlenmede parti örgütlenmesi esas, diğer örgütlenme biçimleri talidir.
  9. Diğer örgütler içinde silahlı mücadele örgütleri esastır.
  10. Kendi kuvvetlerimize dayanmak esas, müttefiklerimize dayanmak talidir.
  11. Ülkemizde silahlı mücadele şartları vardır.
     İbrahim Kaypakkaya’nın ölümünden sonra birkaç bölge komitesi hariç, partinin merkezi ve bölge komiteleri dağıtılmıştır. Bu dönemde parti merkezi bir önder olmadan bölgesel çalışmaları kendi başına yürütmüştür. TKP/ML terör örgütü, 1973 yılında icra edilen operasyonlarla önemli ölçüde güç kaybına uğratılmış, 1974 yılı başlarında TİİKP merkezi bütün parti güçlerini birleşmeye çağırmış ancak hapiste olan TKP/ML liderleri bu çağrıyı kabul etmemiş ve girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
     1974 yılı sonunda 12 Mart döneminin kapanmasıyla af ilan edilmiş ve bazı tutuklu TKP/ML üyeleri de serbest kalmıştır. Bölgesel çalışmaları koordine etmek için Ali TAŞYAPAN, Muzaffer ORUÇOĞLU, Aziz VATAN, Ziya ULUSOY, Ali MERCAN, Hikmet ŞENSES, Aslan KILIÇ ve Garbis ALTINOĞLU tarafından bir Koordinasyon Komitesi kurulmuştur. Bu süreçte TİİKP’nin yurtdışı örgütlenmesi kendini tasfiye ederek TKP/ML’ye iltihak olma kararı almıştır. Bu karar doğrultusunda, Koordinasyon Komitesi onayı ile Yurtdışı Bölge Komitesi kurulmuştur.
     Yurtiçinde de yeniden örgütlenme amacını güden koordinasyon komitesi, zaman içinde bölge komiteleri ile, özellikle İstanbul bölge komitesi, görüş ayrılıklarına düşmüş ve 1976 yılında TKP/ML – Hareketi adı altında bir yapılanmaya gitmiştir. Koordinasyon Komitesi’ne karşı mücadele eden bölge komiteleri 1977’de kongre hazırlıklarına başlayarak Örgütleme Komitesi kurmuşlardır. Örgütlenme Komitesi 1978 yılında parti birinci kongresini toplamayı başarmıştır.

TKP/ML Örgütün Amacı,İdeolojisi ve Stratejisi



     TKP/ML örgütü, 24 Nisan 1972 tarihinde İbrahim KAYPAKKAYA tarafından Tunceli merkezli olmak üzere kurulmuştur. Ağırlıklı olarak kırsal alan faaliyeti yürüten TKP/ML terör örgütü Marksist Leninist fikirlerin yanında, Mao’nun görüşlerini benimsemekte, kırsal bölgelerde kurtarılmış bölgeler oluşturarak, parça parça ülkeyi ele geçirmeyi hedeflemektedir.
TKP/ML örgütü kuruluş temelinde, demokratik halk devrimini gerçekleştirerek sosyalist ve bilahare komünist düzeni kurmayı amaçlamıştır. Bu, örgütün temel amacı olarak belirlenmiş, ancak örgüt amacını bununla sınırlı tutmamıştır, bu genel amaca ulaşma yolunda çeşitli dönemsel amaçlar da belirlemiştir.
     Örgütün fikir babası ve kurucusu olarak kabul edilen Kaypakkaya’ya göre; “Türkiye yarı- feodal bir ülkedir. Bu nedenle, mücadele temel olarak, emperyalizme, onun yerli işbirlikçisi olan komprador burjuvaziye ve kırsal kesimde feodal ağa ve beylere karşı, proletarya önderliğinde, proletaryanın temel müttefiki ve Türkiye şartları nedeniyle mücadelenin asıl katmanı olan köylülerle birlikte, küçük burjuvazi, aydınlar ve orta burjuvazinin belli katmanlarının ittifakı ile yürütülecek bir demokratik halk devrimi hedef alınmıştır.”

      Silahlı mücadele yöntemini benimseyen Kaypakkaya’nın, TİİKP’den ayrılık sinyalleri verdiği dönemde kaleme almış olduğu Şubat Kararı hakkında Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde şu yorum yapılmıştır:
Doğu Anadolu Şubat Kararı’nın önemi, Türkiye için ‘halk savaşı’ ve ‘silahlı mücadele’ stratejisinin kırda ve köylülük içinde çalışan bir örgütleyici tarafından kendi doğal sonuçlarına götürmüş olmasında yatmaktaydı. Adı geçen metinde Kaypakkaya tarafından, ‘Türkiye’nin şartlarının devrime elverişli olduğu’, ‘gerici şiddete karşı ancak devrimci şiddetle karşı durulabileceği’, ‘silahlı mücadeleyi örgütlemeyen bir komünist hareketin tecrit olacağı’ görüşüyle, TİİKP etkinleri sağcı olarak değerlendiriliyor ve ‘kırlık bölgelerde kızıl siyasi iktidarlar için gerekli olan kuvvetli bir kitle temeli, kendi kendine yeterli ekonomik kaynaklar ve askeri harekâta elverişli arazinin mevcut olduğu bu yüzden esas görevin, parti ve ordunun silahlı mücadele içinde inşası olduğunu’ savunuluyordu.” 

     Kaypakkaya, temeli toprak devrimi olması nedeniyle halk devrimi hareketinin asıl amacının, kırlarda ve köylerde yoğunlaşmak olması gerektiği tezini savunmuştur. Bu doğrultuda, silahlı mücadele birlikleri kurulumuna önem vermiş ve bu birlikleri kırsal bölgelerde faaliyet göstermesi için yoğunlaştırmaya çalışmıştır.
 İDEOLOJİSİ
     Kaypakkaya, ideoloji olarak Marksist- Leninist- Maoist (MLM) bir çizgi sergilemiştir. Bu çizgi çerçevesinde Türkiye’yi, yarı-sömürge yarı-feodal bir ekonomik-siyasal yapı olarak belirleyen Kaypakkaya, yarı-sömürge yarı feodal ülke gerçeğinden hareketle, devrimin karakterinin demokratik devrim olduğunu, proletarya önderliğinde gerçekleştirilecek olan devrimin, burjuva demokratik devrimi değil, demokratik halk diktatörlüğü ve buradan ise kesintisiz olarak sosyalizme geçilmesini savunur.

     Örgüt ayrıca parti-ordu-cephe konularında da MLM bir çizgi izlemiş ve örgüt stratejisi konusunda bu yapılanmaya önem vermiştir. Bu konu hakkında dile getirdikleri ifadeler şu şekilde kaleme alınmıştır: “Burada önemle kavranması gereken, parti örgütlenmesini temel almayan anlayışların Marksizm dışı anlayışlar olduğunu saptamaktır. Yalnızca cephe ya da yalnızca ordu vb. ile yola çıkan siyasetlerin doğru güzergahta olmadıklarını belirtmek gereklidir. Partisiz ordu, partisiz cephe; başsız gövde, başsız ayak gibidir. Ordu ve cephe Marksist-Leninist-Maoist siyasal hayatta ancak Marksist-Leninist-Maoist bir partiyle canlı, yaşayan, hareketli bir gerçek haline gelebilir. Bu özlü gerçeğin bilincinde olarak 24 Nisan 1972’de TKP/ML’ yi kurarken, parti önderliğinde ordu ve cephe anlayışında ısrarlı olunmuştur. Parti örgütlenmesini temel alan Kaypakkaya, ordu örgütlenmesini de tüm diğer yan örgütlenmeler içinde esas almıştır. Yarı- sömürge, yarı-feodal bir ülkedeki MLM bir parti ancak savaşçı bir parti olabilir. Dolayısıyla kurduğu parti, savaşçı bir parti niteliği ile ortaya çıkmıştır. Bunun gereklerini yerine getirmesinin yolu da parti örgütlenmesi dışındaki tüm diğer örgütlenmelerde silahlı mücadele örgütlenmesini esas almaktır. Bu, ülkemiz açısından ordu örgütlenmesidir. Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) örgütlenmesi ülkemiz koşullarının sonucu olarak, TKP/ML önderliğinde varlaşmıştır.’’ TKP/ML, Sovyet karşıtı görüşleri savunmakta, Çin yöneticilerini revizyonist olarak suçlamakta, Maoist görüşleri model almakta, Mao’nun Marksizm’e ve Leninizm’e büyük katkı sağladığını ileri sürmekte ve 1993 yılından itibaren Marksizm-Leninizm-Maoizm (MLM) formülünü kullanmaktadır.

     TKP/ML örgütü; “kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız tanındığı, kürtlerin ayrı devlet kurma hakkının tam olarak desteklendiği ve bunun savunulmadan Marksist-Leninist-Maoist olunamayacağını ortaya koyarak, ulusal sorunun bu şekilde çözüme kavuşacağını” ifade etmektedir.
STRATEJİSİ
     TKP/ML ve özellikle İbrahim Kaypakkaya, TİİKP’nin silahlı mücadeleden uzak durmasını eleştirmiş ve siyasi mücadelede, silahlı mücadelenin asıl yöntem olması gerektiğini ve diğer mücadelelerin tali ve buna bağlı olduğu, fikrini savunmuştur. Bu düşüncenin savunulmasındaki bir diğer etken de THKO ve THKP-C’nin silahlı eylemler yaparak kitleler üzerinde sempati kazanmış olmasıdır.

     TKP/ML, dünyadaki komünist hareket çekişmesinde Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafında saf tutmuştur. Bu durum örgütün mücadele konusunda Mao ZEDUNG’un görüşlerinden faydalanma yoluna gitmesini sağlamıştır. Kaypakkaya kızıl siyasi iktidar’ın yaşayabilmesi için gerekli olan Mao’nun tespit ettiği tezleri aktararak Türkiye’deki mücadelenin izleyeceği yöntemleri tespit etmeye çalışmıştır. Buna göre kızıl siyasi iktidarın yaşayabilmesi için gerekli olan şartlar şunlardır:
  • Beyaz rejim içinde parçalanmalar ve savaşlar
  • Sağlam bir kitle temeli
  • Sağlam bir parti örgütü
  • Oldukça güçlü bir kızıl ordu
  • Askeri harekâta uygun arazi
  • Beslenme için yeterli ekonomik kaynaklar
     II. Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalist ülkelerin yıpranması Mao’nun birinci şarttan vazgeçmesine neden olmuştur. Bu durum, Türkiye devrimi için beş temel şartın kalmasını sağlamıştır.
   TKP/ML örgütü, milli demokratik halk devrimi stratejisini benimsemektedir. Bu strateji doğrultusunda sağlam bir kitle temeli ilkesinde, mücadelenin başlangıcı için uygun bölgeler seçildikten sonra kırsal yörelerden başlatılarak, uzun süreli silahlı halk savaşı yoluyla kurtarılmış bölgeler yaratmayı, müteakiben şehirleri kuşatmayı, iktidar ele geçirerek daha sonra sosyalizmi tesis edip, komünizme ulaşmayı amaçlamaktadır. Sağlam bir parti ve güçlü bir ordu devrimci savaş sırasında yaratılacaktır.

     İbrahim Kaypakkaya, Türkiye’nin birçok bölgesini silahlı mücadele için uygun görmüştür. Ancak devrimin asıl hedefinin toprak devrimi olması, temel güç olarak belirlenen köylülerin kırlarda olması ve emperyalist denetimin kırlarda daha az olması sebeplerinden dolayı mücadelenin başlangıç yeri olarak kırlar seçilmiştir. Askeri harekat için, Sivas, Tokat ve Tunceli illeri ile Karadeniz bölgesi uygun bulunmuştur. Mücadele için gerekli beslenme sorununa, kırların kapitalist pazara uyum sağlamamış olması, kendine yeterli kapalı ekonomiye sahip olması ve emperyalist düzene uzun süre direnebilmesiyle çözüm bulmuştur.
     Örgüt, Türkiye devrimi için bu şartları belirledikten sonra stratejisini; Türkiye’nin yarı- sömürge, yarı-feodal bir yapıya sahip olduğunu ve köylülerin işçi sınıfı önderliğinde anti-feodal toprak devrimi için silahlı mücadeleye hazırlanarak, işçi-köylü ittifakına dayanan halk cephesi ile kırlardan şehirlere doğru gelişecek olan halk savaşı yapmak olarak formüle etmiştir.
TKP/ML halk savaşının üç aşamadan oluştuğunu belirlemiştir. Bu aşamalar:

  • Stratejik Savunma,
  • Stratejik Denge,
  • Stratejik Saldırı şeklindedir.
     Savunma aşamasında işçi sınıfı zayıftır ve saldırı için hazırlık yapar. Gerilla savaşının geliştirilmesiyle hareketli birlikler bu aşamada oluşturulur. Denge aşamasında ise devrimci güçler ile rejim güçleri arasında denge kurulur. Bu dönemde işçi sınıfının düzenli orduları vardır. Stratejik saldırı aşamasında ise kurtarılmamış topraklar ele geçirilecektir. Bunun oluşması bu aşamada halk ordusunun rejim ordusundan daha güçlü olması koşuluna bağlıdır.
Örgüt ayrıca yeni alanlara açılma konusunda da bazı taktikler belirlemiştir. Bu taktikleri belirlerken yeni açılım, bölgelerin örgütün yoğunlaştığı yani üs bölgesine olan uzaklıklarını kriter almıştır. Buna göre örgüt yeni alanlara açılımda ‘’yılan taktiği’’ ve ‘’çekirge taktiği’’ stratejilerini benimsemiştir. Yılan taktiği olarak adlandırılan uygulamada, birlikler üs bölgesine yakın olan açılma alanına en uygun güzergâhı belirler, eylemi gerçekleştirir ve üsse geri döner. Çekirge taktiği ise, üs bölgesine dönüşün mümkün olmadığı alanlara açılmada kullanılır.
     Örgütün belirlediği bu taktikler pratikte şu şekilde uygulanmaktadır: Tunceli kırsalı örgütün en yoğun olduğu bölge, yani üs bölgesidir. Yılan taktiği uygulamasında yeni açılma alanları Sivas, Tokat ve Ordu kırsalı olup, çekirge taktiğinde ise bu alanlar Artvin, Şavşat ve Amasya kırsalıdır.


TKP/ML Örgüt Yapısı Ve İşleyişi
     TKP/ML, kabul ettiği “illegal faaliyetler esas, legal faaliyetler talidir” ilkesi çerçevesinde illegal örgütlenmelere daha fazla önem vermiştir. Bununla birlikte, örgütün çeşitli kesimlerden taban kazanmak ve eylemlerini kamuoyuna duyurabilmek amacıyla legal örgütlenmelere de yöneldiği gözlenmektedir. Bu kapsamda, Demokratik Halklar Platformu, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik ve Yeni Demokratik Sendikal Birlik adlı oluşumları hayata geçirmiştir. Örgütün, kadın kesimine yönelik Emekçi Kadınlar Birliği ile demokratik haklar derneği adında açık faaliyet yürüten legal örgütlenmeleri bulunmaktadır. Örgüt illegal faaliyetlerini, yasal olarak kurduğu Tohum Kültür Merkezi’nden yürütmektedir.
     Devrimci ideolojiye 1960 sonrası katılan Alevi gençler örgütün etkisiyle Aleviliği ellerinin tersiyle bir yana itmişlerdir. Çünkü girdikleri devrimci harekette başka bir hava solumadılar. Böylece çıktığı kabuğu reddetme devrimciliğin ölçüsüydü. Devrimci olan Alevi gençler, dedeleri köylerden kovdular. Bununla da kalmayıp çok köylerde cem evlerini yıktılar. 1970’lerde genç Alevilerin büyük bir çoğunluğu dinin sadece bir ideoloji olduğunu düşünüp reddediyor ve Alevilikle demokratik bir toplumsal hareket olması anlamında gurur duyuyorlardı. Aşırı görüşleri savunan partilerin politik ajitasyonu Alevi ve Sünniler arasındaki gerilimi artırmıştır. Genç Alevilerin ezici çoğunluğu sol örgütleri desteklemiştir. Bazı radikal sol örgütlerin üyelerinin neredeyse tamamı Alevilerden oluşmuştur. 1970’lerde sol ideolojilerin ve grupların aktörü olması neticesinde; Aleviler kendilerini terörün içinde bulmuşlardır.
      Üzerinde hesap yapılan kitleler baz alındığında PKK’nın Kürtlerin Sünni; TİKKO’ nun ise daha çok Türkiye’deki Alevi kesime yönelik bir politika uyguladığı düşünülebilir.
     Örgütün genel yapısı incelendiğinde, karar verme mekanizmasına sahip üst organlardan ve bu organlardan çıkan kararları uygulamak üzere kurulmuş alt birimlerden oluştuğu gözlemlenmektedir. Ayrıca dikkati çeken bir konu da askeri yapılanma için tüzüğü farklı olan TİKKO örgütünün kurulmuş olmasıdır. TİKKO’nun kendine özgü tüzüğü olmasına rağmen TKP/ML’ye bağlı olduğu ve onun askeri kuruluşu olduğu TİKKO’nun tüzüğünde açıkça belirtilmiştir.
Kongre
     Kongrede bütün örgüt üyeleri seçilmiş delegeler aracılığıyla temsil edilir. Kongrede örgütün icra organı olan Merkez Komite ve üyeleri seçilir. Ayrıca örgütü bağlayıcı kararlar kongrede alınır. Örgüt kaypakkaya’nın ölümünden sonra beş yıllık bir toparlanma süreci yaşamış ve ilk kongresini 1978 yılında gerçekleştirmiştir. İkinci kongresini ise 12 Eylül dönemi ertesinde 1981 yılında Tunceli bölgesinde yapmıştır. 1986 yılında Tunceli bölgesinde yapmayı planladığı Üçüncü kongresini operasyonlar ve görüş ayrılıkları nedeniyle yarıda bırakmıştır. Dördüncü kongresini ise
yılında örgüt içi bölünme tartışmalarıyla gerçekleştirmiştir. Örgüt beşinci kongresini DABK grubunun ayrılmasıyla yapmış, altıncı kongresini 2001 yılında, yedinci kongresini ise 2004 yılında yapmıştır. TKP/ML sekizinci kongresini yapacağını açıklayarak nisan 2007 tarihinde internet üzerinden duyuru yapmıştır.
Merkez Komite ve Bölge Komiteleri
     Örgütün yapısı merkez komiteye bağlı beş alt komite şeklindedir. Bunlar Siyasi Büro, Örgütlenme Bürosu, Yurtdışı Bürosu, Gençlik Komisyonu ve Askeri Komisyondur. Gençlik Komisyonu’na bağlı hareket eden YDG ve TMLGB, Askeri Komisyon’a bağlı olarak da TİKKO örgütü bulunmaktadır.
      Kongrede seçilen Merkez Komite, örgütün iki kongresi arasındaki en yüksek organıdır. Merkez Komite üyelerinin sayısı 10-15 arası değişmektedir ve yılda en az bir defa toplanmaktadır. Merkez Komite kararlarını salt çoğunlukla almaktadır.
      TKP/ML faaliyet alanlarını ekonomik, politik ve coğrafik şartları göz önünde bulundurarak belli bölgelere ayırmıştır ve her bölgede Merkez Komite’ye bağlı Bölge Komiteleri oluşturmuştur. Faaliyet gösterilen bölgenin özelliklerine göre ayrıca Bölge Komiteleri bünyesinde alt bölge komiteleri kurulmuştur. Bu komiteler; il komiteleri, semt komiteleri ve birim komiteleridir. Örgüt bünyesinde kurulmuş olan bölge komiteleri şunlardır;
  1. Batı Anadolu Bölge Komitesi (BABK)
  2. Doğu Anadolu Bölge Komitesi (DABK)
  3. Yurtdışı Komitesi (YDK)

Hücreler

    TKP/ML’nin temelini hücre örgütlenmesi oluşturur. Hücre en az üç üyeden oluşur. Hücreler mahallelerde, köylerde, sendikalarda, okullarda kısacası kitlelerin olduğu her yerde kurulabilir. Hücre örgütlenmesinin temel görevi örgüte taban kazandırmak ve üst birimlerin verdiği görevleri yerine getirmektir. Bunun için tüm parti hücreleri şu görevleri yerine getirirler:
  • Üyeleri eğitimden geçirmek ve her hücre üyesini silahlandırmak.
  • Yığınlar içinde Marksizm-Leninizm-Maoizm ve partinin siyasi çizgisinin propagandasını yapmak.
  • Kitlelerle devamlı temas halinde bulunmak, kitlelerin sorunlarıyla ilgilenmek, sorunların kökten çözümünün proletarya önderliğindeki devrimle olabileceğinin propagandasını yapmak.
  • MLM karşıtı her türlü akımlara karşı mücadele etmek.
  • Partinin verdigi tüm görevleri yerine getirmek, yürüttüğü çalışma hakkında rapor vermek.
  • Her türlü milliyetçiliğe ve şovenizme karşı mücadele etmek, proletarya enternasyonalizminin gereklerini yerine getirmek.
  • Partinin gelişip güçlenmesi için partiye yeni üyeler kazanmak.
Yurtdışı Örgütlenmesi
     TKP/ML yurtdışındaki bu faaliyetlerini merkez komitesine bağlı olarak faaliyet yürüten yurtdışı bürosu vasıtasıyla organize etmektedir. Ayrıca, örgütün bu ülkelerde 40 civarında legal yan kuruluşu oluşmuştur. Örgüt bu dernekleri 1986 yılında “Avrupa Türkiye’li İşçiler Konfederasyonu (ATİK)” çatısı altında toplamıştır.

     Örgüt yurtdışında işçi ve öğrencilere yönelik faaliyetler yanında maddi yönden güçlenmek amacıyla bağış kampanyaları açmakta, aynı amaçla silahlı eylemler de gerçekleştirmektedir. Örgütün Batı Avrupa’daki faaliyetleri genelde mali kaynak temini ve örgütlenme ağırlıklı iken, Ortadoğu’daki faaliyetleri ise silah temini ve örgüt militanlarının eğitimine yöneliktir.
      Örgüt başta Almanya olmak üzere Fransa, Hollanda, İsveç ve İngiltere gibi Türk vatandaşların yoğun olarak bulunduğu ülkelerde örgütsel faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır. Bu ülkelerde diğer aşırı sol örgütlerle birlikte her türlü toplantı ve gösteriye iştirak etmektedir. Yunanistan’ı ise; Avrupa’ya illegal geçişlerde ve yine Suriye’deki eğitim kamplarına gidişlerde bir köprü olarak kullanmaktadır. Ayrıca örgüt, Avrupa’da bulunan ermeni asıllı mensupları vasıtasıyla özellikle Fransa’da Ermeni Cemaatinin sempatisini ve desteğini kazanmaya çalışmaktadır.

İlişkili Kuruluşlar ve Yayın Organları
     TKP/ML örgütüne doğrudan bağlı olan ve destek veren başlıca kuruluşlar arasında Tohum Kültür Merkezi, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, Avrupa’da Türkiye İşçileri Konfederasyonu yer almaktadır.
Yayın organları arasında Partizan Dergisi, Özgür Gelecek Gazetesi ve Yeni Demokrat Gençlik Dergisi İstanbul’da basılıp aylık olarak faaliyet göstermektedir. İşçi-Köylü Kurtuluşu, Komünist Dergisi ve Parti Birliği ise Almanya’da faaliyettedir. Bu yayınlardan Parti Birliği dışındakiler aylık, Parti Birliği ise düzensiz olarak basılmaktadır.


Kaynakça: terororgutleri.com

Yorumlar